Bir Zamanlar Mavi Yakalı: İşçi Sınıfının Kadın Süperstarları
Müzik endüstrisi derinleşmiş bir kapitalist yapının pençesinde. Özellikle kadın ve işçi sınıfı kökenli sanatçılar için müzik sektöründe tutunma süreci hâlâ büyük bir mücadele anlamına geliyor.
Kreşendo Bülten’le işbirliği hâlinde yayınladığımız yazıların bir yenisiyle karşındayız! Bu sefer direksiyonu günümüzün işçi sınıfı geçmişli kadın süperstar müzisyenlerine kırıyor ve müziğin ana sahnesine yükselişlerinin çalkantılı hikâyelerine ışık tutuyoruz.
The SHEER, geçtiğimiz aylarda yayın hayatına başlayan haftalık Kreşendo e-posta bülteninin çeşitli köşelerine konuk olmaya devam edecek.
Bir Zamanlar Mavi Yakalı: İşçi Sınıfının Kadın Süperstarları, Kreşendo Bülten’in odak köşesi Bunu Duymuş Muydun?’dan da okunabilir. Kreşendo e-posta bültenine buradan abone olabilir, Kreşendo’yu Instagram’dan da takip edebilirsiniz.
Yazar: Karya Ayyıldız
Müzik sektöründe kendine yer açmaya çalışan sanatçılar, uzun süredir benzer zorluklarla mücadele ediyor: adını duyurmak, sektörde tutunmak, ekonomik olarak ayakta kalmak ve mümkünse akıl sağlığını koruyabilmek. Günümüzün dijital çağında bu mücadeleler yeni biçimler kazanıyor. Müzik endüstrisi artık derinleşmiş bir kapitalist yapının pençesine geçmiş durumda. TikTok gibi mecralar görünürlük açısından önemli fırsatlar sunarken, özellikle kadın ve işçi sınıfı kökenli sanatçılar için bu tutunma süreci hâlâ büyük bir mücadele anlamına geliyor.
Bu yazı, bu zorlukları aşmaya çalışan kadın sanatçılara odaklanıyor. Geçmişi mavi, günü ışıltılı, ilhamı bol kadın müzisyenlerin hikayelerine hoş geldiniz.
Doechii
Yıllar süren emeklerinin karşılığını TikTok gibi dijital platformlar aracılığıyla almayı başaran bu sanatçılar arasında en dikkat çekici isimlerden biri Doechii. Asıl adı Jaylah Ji’mya Hickmon olan Doechii, Tampa, Florida’da doğup büyüdü. 12 Ocak 2020 tarihinde YouTube kanalında yayımladığı I got fired thank God (Çok şükür kovuldum) başlıklı videosunda, işten çıkarıldığını ama bunun kendisini durdurmayacağını, ertesi gün stüdyolara gidip staj imkânı soracağını söylüyordu. Bu açıklama, onun müzik kariyeri için her şeyi göze alabileceğini gösteriyordu.
Aradan geçen beş yılda bu azmin meyvelerini topladı. TikTok’ta viral olan Denial Is a River ile çıkış yakaladı. Ardından Grammy ödülleri, The Late Show with Stephen Colbert’daki ses getiren performansı ve Gotye’nin Somebody That I Used to Know parçasından sample aldığı Anxiety ile küresel bir başarıya ulaştı. Doechii’nin bu yolculuğu, sınıfsal zorluklarla boğuşan kadın sanatçılar için bir ilham kaynağına dönüştü.
Raye
Günümüzün en güçlü vokalistlerinden 27 yaşındaki Raye, profesyonel müzik kariyerine 2014 civarında başlasa da çıkışını ancak 2022’nin sonlarına doğru yakalayabilmişti. Sağlık çalışanı bir annenin ve yerel kiliselerinde müzik direktörlüğü yapan bir baban kızı Raye, Güney Londra’da bir sosyal konutta büyüdü. Raye için bu sektörde tutunmanın kolay olmadığı verdiği herhangi bir röportajda açıkça görülebilir; müzik sektöründe bir isim yapmayı hayal eden orta-alt sınıf bir kadın olarak yaşadığı istismarları, ayrımcılıkları ve dikkate alınmadığı zamanları sık sık dile getiriyor. Örneğin BBC’ye verdiği bir röportajda, yıllar boyunca plak şirketinin albüm çıkarmasına izin vermediğini, yaptığı müziğin başarılı olmayacağını söylediklerini ve kendisini ciddiye almadıklarını dile getiriyor. Bu şirket, Raye’nin henüz 17 yaşındayken sözleşme imzaladığı ve yaklaşık yedi yıl bağlı kaldığı eski plak şirketi Polydor'du.
The SHEER Magazine herkese açık ve ücretsiz. Yine de The SHEER’a destek taahhüdünüz, geleceğimizin de bir teminatı.

Lu the Ethereal
TikTok bugün artık müzik sektöründe yer edinmenin en etkili yollarından biri. Sanatçılar şarkılarını duyurmak için kendi parçalarına yüzlerce video çekip algoritmaya kendilerini sevdirmeye çalışıyor. Bu görünürlük aracı Türkiye’de henüz küresel çapta olduğu kadar etkili olmasa da, kullanımının hızla arttığı bir gerçek. Örneğin genç bir Türk rap sanatçısı olan Lu the Ethereal’i TikTok aracılığıyla keşfettim. SOMETIMES isimli şarkısına çektiği bir video algoritma sayesinde önüme düştü. Tyler the Creator, Doechii, JID ve Eminem gibi isimlerden ilham aldığını söyleyen Lu, bir yandan tam zamanlı bir işte çalışıyor, diğer yandan müzikle uğraşıyor. Kendi videolarında, bu sektöre tam zamanlı bir işte çalışırken girmenin kadar zorlu olduğunu anlatıyor. Bir paylaşımında Spotify’dan aldığı gelirle ilgili şöyle diyor: “Bir stream başına sadece 0.003 dolar kazanıyorum.”
AYDEED
Benzer bir hikâyeyi, Big 5 Türkiye yarışmasıyla tanınan AYDEED de paylaşıyor. Katıldığı bir podcast’te, çocukluğundan beri müzik yapmak istediğini ancak hayatın zorluklarının onu geri planda bıraktığını anlatıyor. Üniversite yılları ve sonrasında çalıştığı çeşitli işlerin müzik üretimini nasıl sekteye uğrattığını, zamanla tutkusunu nasıl köreltebildiğini dile getiriyor. AYDEED’in bir set işçisi olarak çalıştığı dönem de olmuş, başka sanatçıların stilist asistanlığını yapmış. Çalışma hayatının bu döneminde tutkulu olduğu bir alana yakın çalışmasına rağmen kendi müziğini üretemeden, sırf başkalarının kreatif projelerinde çalışıyor olmanın zamanla mental sağlığını fazlasıyla etkilediğini ve bir süreliğine müzik üretimi yapamadığını söylüyor.
Bu yazıdaki kadın sanatçıların hikâyeleri, çok daha büyük bir resmin küçük bir parçası elbette. Müzik sektöründe sınıfsal engellere, fırsat eşitsizliğine ve psikolojik zorluklara rağmen var olmaya çalışan, sesini duyurmak için mücadele eden binlerce kadın sanatçı var. Onların her biri, bu endüstride görünür olmanın halen daha ne kadar zorlu ve bir o kadar da direnç gerektiren bir yolculuk olduğunu hatırlatıyor.